Distopya Edebiyatı Nedir?

, , No Comments





      Bu yazımda biraz araştırma yaparak öğrenmenizi istedim. Bu blog da yazdığım kişisel yazıların aslında hangi edebiyat türüne eğilim gösterdiği konusunda sizlere daha bilgi yüklü, detaylı ve okuması rahat olan bir yazı hazırlamak istedim. Her şey öncelikle bilmekten geçer dostlarım.



Öncelikle Distopya Nedir?


    Distopya kavramı, ütopya kavram düşüncesinin tam zıttı olan bir düşüncedir. Bu ters kavram düşüncesi daha çok edebi eserlerde net anlamda görülmektedir. Ütopya; insanlık için en iyisini ve daha mükemmeli düşleyen iyilik timsali düşünce tarzı olurken Distopya bunun tam tersidir. Distopya; var olan ütopik düşüncenin tam tersi olup post apokaliptik bir dünya ile beraber peşinden gelen insanlık için kötü ve karamsar düşünceyi düşler ve bunun olacağına Ütopyacı bir düşünür ve felsefeciden daha emindir. Ütopik toplum anlayışında mükemmelcilik barındırır. Özgür insanlar, mutlu toplum her zaman yeni bir düşünce ve gelecek olan yenilikler barındırır. Distopik toplum anlayışında her geçen gün daha kötüye giden bir toplum, devlet mekanizmasında özel hayatın kalkması ve şartsız sorgusuz bir itaat etme durumu ile beraber devlet ve devlet düzeninin insanları daha fazla sömürmesi düşüncesi yer almaktadır. Bu konu da ütopyacı bir toplumda distopik bir eserin olması elbette gerçeklerin açığa çıkması açısından tehlikelidir. 


Edebiyatta Distopya'nın Yeri

    Her ne kadar dünya da ütopik eserler bulunsa da distopik eserlerin de yeri azımsanmayacak kadar fazlasıdır. Distopya düşüncesi ilk olarak kendini yazılı edebi eserlerde göstermiştir ve kendini yazılı eserler alanında geliştirip zamanın ve toplumun yapısına uyarak güncelleme göstermiştir. Her ne kadar kötü ve karamsar bir düşünceyi savunsa da her zaman kendini en güncel zamandan besler ve bu şekilde kendi güncelliğini korumaya devam eder.

   Distopya düşüncesi ilk olarak fazla pembe hayaller kuran düşünürler yüzünden kendine bir yol ve bulmuş ve doğmuştur. Ütopyanın bu saf ve fazlasıyla toz pembe olması, yanında kendi tezatlığını da getirmiş oldu ve bununla birlikte tam olarak ismi konulmasa da Francis Bacon'a kafa tutan karşıt eserler yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı. 

   Distopya'nın kelime anlamıyla ilk kez kullanılması ve bunun açıklanabilir bir düşünce haline gelmesi durumu 1868 yılında John Stuart Mill tarafından şu özlü kelimeleriyle açıklandı;

   "Ütopya, yaşama geçirilemeyecek kadar iyiyse demek ki tersi de distopyadır. Yani yaşama geçirilemeyecek kadar kötü"

   Bu açıklama ile birlikte ütopya tezine karşılık gelen distopya antitezi kelime ve tanım anlamıyla edebiyatta kendine vücut bulmuş oldu. Distopya da insanın ideal bir toplum ve bu toplum yapısını kurması olanaksızdır, bu yüzden iyi bir toplumun inşası için çalışılmalıdır düşüncesi yer alır. Distopya düşüncesi kaleme alınılan eserlerde toplum baskısı, totaliter yapılar, bu yapıların eleştirisi, teknoloji ile birlikte yaklaşmakta olan insanlığın felaketi, insanlığın kendi öz benliğini yitirdiğinde ne kadar yalnızlaştığı ve bireylerin bu yapıdan kaynaklı olarak nasıl yıprandığı hakkında gayet açık ve sert söylemler belirir. Çünkü distopya düşüncesinin misyonu gelecek zararların ve oluşacak yıpranmanın hakikatini anlatmaktır. 


   Distopya edebiyatında araştırmalara baktığımda 3 temel evresi bulunmaktadır hepsini başlık ve özelliklerde şu şekilde toplayabiliriz.
  1. 1930 - 1960 Dalgası : Devlet Korkusu
   Bu yıllarda 2. Dünya Savaşı, Komünizm ve Faşizm ile beraber yükselişte olan Kapitalizm sistemlerinin getirdiği baskıcı döneme ait çıkan eserlerdir. Bu zamanlarda çıkan eserlerin distopik temel noktası; özgürlüğün kaybedilmesi ve hükumetlerin kontrolü olmuştur.

     2. 1985 - 2005 Dalgası : Bedensel ve Toplumsal Kaygılar

  Bu yıllarda soğuk savaşın getirdiği korku dönemi ile birlikte artan çevre sorunlarının ve insanların bedensel anlamda yaşadığı kaygılar dan beslenerek o döneme ait çıkan eserlerdir. Bu zamanlarda çıkan eserlerin distopik temel noktası; Devlete güvensizlik ve insanların bedeniyle ve ruhsal çekişmeleri ile ilgili çıkan belirsizlik ve kaygı durumu. 

     3. 2005 - Günümüz Dalgası : Genç Yetişkin Patlaması ve Romantizm

  Bu dönemde artan terör olayları, toplumsal yapının bozulması, popüler kültürün insanları zombi haline getirmesi ve buna bağlı popüler kültür monotonlaşması konusu üzerinden beslenerek çıkan ve çıkmakta olan eserlerdir. Bu döneme ait çıkan eserlerin distopik temel noktası; Romantizm, Post Apokaliptik gelecek hayali, anti-konformist düşünce yapısı ve teknolojinin getirmiş olduğu kölelik sistemidir.


   Distopya düşüncesine ait eserler diğer düşünce yapılarına bakıldığında daha geç çıkmış olup, aradan geçen neredeyse 50 yılı aşkın bir sürede kendini iyi geliştirmiş bir düşünce yapısıdır. Kendini iyi geliştiren bu düşünce yapısına ait eserlerde bir o kadar güncel ve sağlam bir şekilde kendini insanlığa kanıtlamıştır. Bu sayede distopya edebiyatı, ütopya edebiyatının yerini fazlasıyla almıştır. Bu şekilde distopya edebiyatını kendini yazılı edebi metinler bölümünden de aşarak sanatta özellikle sinemada ve oyun sektöründe kendini daha ayrıntılı bir şekilde görsel olarak anlatma imkanı buldu. Bununla birlikte distopya düşüncesi ve distopya edebiyatı, bugün de kendi güncelliğini korumakta ve gelişimin sürdürmektedir.


Yazımı bitirmeden önce size önerebileceğim 5 adet içinde distopya düşüncesini bardındıran eser;

  • Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
  • George Orwell - Hayvan Çiftliği 
  • Albert Camus - Yabancı(Duygusal ve insan yapısı bakımından distopik ögeler barındırır.)
  • Ally Condie - Eşleşme
  • Anthony Burgess - Otomatik Portakal

   Bir sonra ki yazımda görüşmek üzere dostlarım.

0 yorum:

Yorum Gönder