Bu
yazımda siz değerli dostlarıma günümüzün gençlik edebiyatının durumunu, gençlik
edebiyatının hangi seyre doğru gittiğinden bahseden bir araştırma yazısı
sunacağım. Genç bir yazar olarak gençlik edebiyatının durumu ve konusunda en
önemli ve en sıcak bilgiyi siz değerli dostlarıma vermem gerektiğini düşünüyorum. Bizden önce ki nesillerin gençlik edebiyatına bir tanımlama
getirmesi durumu aşırı fazlalık ve önem kazanmış durumdadır ve bu durumu yine
bir gencin gözünden görülmesi inancındayım. İyi okumalar dilerim.
Konuya Başlarken
Konuya Başlarken
Giriş
olarak edebiyatın kendisi ile başlamak gerekiyor. Edebiyat toplumun her
kesimiyle birlikte; hayatla birliktedir ve toplumun yaş ve statüsü fark
etmeksizin her bir parçası ile anlam kazanır. Edebi ürünlerin emek vereni olan
yazar, yaşı ve durumu fark etmeksizin her koşulda önemlidir. Bununla birlikte edebi eserlerin en önemli kısmını toplum oluşturur.
Günümüzde
gençlik edebiyatı konusunda ise tartışmalar güncelliğini sürdürmektedir. Bu
tanımlama çabası genellikle yersizliğini korumaktadır. Gençliğin edebiyatta
yarattığı değişimler ve gelişimler o kadar hızlıdır ki bu konu da tanımlama
getirme çabası genel anlamıyla nafile bir çabadır. Gençlik, dinamizm ile sürekli
yeniliği getirendir. Bu gelişmelerin, yenilenmenin ve yeni tarzların ortaya
çıkması durumu da 21. yüzyıldan itibaren kendini belli etme durumu başlamıştır.
Toplumda gençlere bakıldığında gençler de edebiyat gibi sürekli var oldular ve
var olacaklardır. Gençlik, dinamizmin ve enerjinin yanında “yarın olmak” düşüncesini elinde taşır.
Yarının ipleri elbette gençliğin elinde olacaktır. Gençlik için yeniden üretim
alanı olan edebiyat sistemin devamlılığı açısından büyük anlam kazanmaktadır.
Gençlik Edebiyatının ve Genç
Yazarların Temel Problemleri
Bunu
bizzat yaşamış bir genç olarak eğitim sistemimizin temel noksanlıklarından
dolayı gençler edebiyattan uzaklaştırmaktadır. Ebeveyn ya da öğretmen olarak
okuma zevki ve alışkanlığı kazandırılamamış çocuğun edebiyat ve edebi
yapıtlarla ilişkisi kesinlikle uzak, çoğu zaman mesafeli durumdadır. Eğitim
sisteminin getirdiği temel noksanlar, eğitimcilerimizin yetersizliğinden
kaynaklı olarak çocuklar, gençler beklenen performans ta edebi ürünleri yeteri
kadar tüketmemektedirler. Bu yüzden yazılan edebi eserler yeteri kadar ayrıntı
barınmamakta, konusu basit olmakta ve eleştirel düşünme bulunmamaktadır. Bu
bizim açımızdan hem kendi ayıbımızdır, bizim olduğu kadar bizi yetiştiren önce
ki neslin de hatası bulunmaktadır. Bununla birlikte YKS sınavı, dershaneler,
gelecek kaygısı ve buna bağlı aile baskısı da bu üretim kısırlığının ya da
yetersizliğinin önemli gerekçelerinden biridir. Eğitim sisteminde ki bu “at
yarışı” muamelesi, her eğitim dalında ezberci tutumun olması da gençlerin
yazdığı edebi eserlerin doyurucu olmamasını açıklamaktadır. Gençlik olarak bir
şekilde kendimizi geliştirmeye ve eğitmeye çalışarak edebi eserlerimizi ortaya
koymaktayız. Bunun çözümü ise edebiyat eğitiminin ezbercilikten kurtulup temel düşünceye
yönelmesi, eleştirel tutumun ön planda olması ve irdeleyip benimseme kültürünün
elde edilmesi ile olacaktır.
Gençliğin en büyük temel
yetersizliklerinden biri ise geçmişten beslenememesi durumdur. Türk edebiyatına
bakacak olursak 1980 yılından sonra bir kısırlaşma ve tekerrür etme durumunu
görmekteyiz. Türk edebiyatını oluşturan gençler geçmişe dair yazılı metinlerden
beslenemiyor, günümüz modernizmi içerisinde tekerrür eden konulardan
beslenmektedir. Bu durumda edebiyatla daha az beslenen, toplumdan değil de
kendi duygusal durumundan beslenip te yazan bencil bir yazar nesil gelişmiştir.
Umut Vaat Eden Genç Yazar Kitlesi
Bu
durumlar olmasına karşın edebiyatımızda genç yazarlar daha umut vaat edici
gelişmeler göstermektedir. Kitaplarda sadece genç karakterlerin ve aşkın
olmasının çok ta önemli olmadığını kavrayan gençler, atmosfer ve konu
bakımından daha çok çeşitlilik elde etmekte ve eski nesil yazarlardan
beslenmeyi yavaşta olsa algılamaktadırlar. Bununla birlikte batı dünyasında
konusu geçen “yetişkin genç” kavramı her ne kadar gençlerin eserlerini önemsiz
kıldırmaya çalışsa da genç yazarların edebiyata getirdiği yeni soluk yetişkin
okurların ve edebiyatçıların dikkatini çekmeye başladı. Teknolojinin getirdiği
yenilik ve sağladığı imkan genç nesillerin insanlara daha çabuk ulaşmasını
sağlıyor ve yeni neslin edebiyatı her geçen gün daha hızlı bir şekilde tüketiliyor.
Bu hızla birlikte güncelleşme durumu daha hızlı bir şekilde gelişiyor, yeni
tarzlar ve yeni denemeler daha aktif bir şekilde görülüyor. Akademik çevrede
hala yeteri kadar ilgiyi bulamasak ta sosyal çevre de azımsanmayacak derece de
önemli ilgi ve alaka gözlemlenmektedir. 2000’li yıllar da batı dünyasında
gelişen yeni akımlar Türk edebiyatını da etkilemiş ve bununla birlikte atmosfer
bakımından daha fantastik, distopik ve kurgusal öğeler kendini göstermeye
başlamıştır. Bununla ilgili olarak bu gözlemlerimi wattpad internet sitesi
üzerinden sağlıklı bir şekilde gözlemleyebilirsiniz. Tabi ki halen klasikleşmiş
aşk, entrika ve cinsellik üzerinden bir kitle de bulunmaktadır. Ama sonuç
olarak bu karışım ve müzakere ile birlikte ortada daha aktif ve daha güncel bir
edebiyat dönemi görülmektedir.
Sonuç olarak gelişim devam etmektedir. Biz gençler
olarak yapmamız gereken, okumak ve daha çok beslenerek edebi gelişime katkı
sağlamaktır. Bugünün gençleri olarak yarının edebiyatına biz yön vereceğiz ve
bunun bilincinde olarak hareket etmeye devam ediyoruz ve öyle olacağız.
KAYNAK
·
Gelenek Dergisi: Yıl 2009 – Sayı 102
·
Distopik Romanların Gençlik Edebiyatındaki Yeri
Üzerine Değerlendirme: MCBÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ – HAKAN İSKENDER
·
Gençlik ve Edebiyat – Hülya Soyşekerci
0 yorum:
Yorum Gönder