Sadece Sessiz Bir Çığlığın imzası

, , No Comments





 

       İçimde ki çığlıklar gitgide yükseliyor. Kaybolmuş bir nehrin ortasında sadece akıntıya kapılan bir damla gibiyim. Durgunum. Nefretim, bu durgunluğun arkasından gelecek olan öfkeli dalga da gizli. İçimde ki küçük bir çocuğun çığlığını taşımak üzere programlanmış bir robotum sanki. Öylesine delice, öylesine kararlı ve öylesine bir ölesiye durumun içerisindeyim.

       Benim anlatmak istediğim her şeyin en basit, en varoş ve bir o kadar da kompleks halini Tepki 2017 yılında anlatmış oysa. Benim burada yapacağım tek şey daha bir yazılı edebiyat üzerine olacak, müzikal anlamını gidip dinlersiniz.

       Bu hayatın neresindeyim, neresindeyiz? Bir bok çukuruna düşmek üzereyiz ve o takım elbiseli, paralı köylü adamlar bizi o bok çukuruna attıkları para desteleri ile düşürmeye çalışıyorlar. Sahiden ben bu muyum? Sahiden sen bu musun?

      Tek derdimizin bir avuç alınan para ve SGK priminden ibaret olduğu gerçeği kafama kurcalamakta ve ağzına ettiğimin her günü ne yazık ki bu düşünce ile geçirmekteyim. Ne yani sen, hey okuyan insan. Bunun böyle bir hayattan ibaret olduğunu mu sanıyorsun yani? Bu sabah işe giderken yediğin simit ya da poğaçanın midesini yakmasıyla mı duracaksın her gün? Neyse sana laf anlatan kim ki zaten..

      Dik bir yokuşun daha başlarında vites küçültmeye benziyor hayat. Gençsin, hızlısın ama ne yazık ki vites küçültmen gerekiyor ve bu durum seni de beni de gayet sinirlendiriyor. Ne olduğunu bilmediğimiz bir hayat, durmak bilmeyen bir akrep ve yelkovan, bunun üzerine yetmezmiş gibi bu denklemin içinde sıkışıp kalıp bu denklemde basit ve paralı gözüken ucuz yaşamlar sergileyen sürüngen vasfında ki insan yığınları...

     Burada ki mini yazıyı bitirirken o insanları da sigaramın son dumanına sığdırıp söndürüyorum ve havada kayboluyorlar. Bunu yaparken yüzümde beliren pis gülümsemenin haddi hesabı yok. Bunu yaparken Ahmet Say' ın edebiyatında ki kaba üsluptan farkım kalmıyor ama bunu seviyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder