Karanlık Bir Boşluktan Günyüzüne
- Ne yaptığımı bilmiyorum.
- Ya da ne yapacağımı...
- Olduğumdan daha yalnız ve anlaşılmaz hissediyorum.
- Yazın ortasında yaşanan bir yağmur olayı gibiyim.
- Herkes benden uzakta.
- Herkes benden kaçışmakta.
Böyle bir düşüncenin senkronizasyonu içerisinde buldum kendimi. Kendi içimde yaşadığım garip ve manasız çatışmaların arasında buluyorum kendimi, tıpkı herkes gibi. Klasikleşmiş bütünlerden kaçmaya çalışırken yeniden aynı klasikleşmiş şeylerin arasında buluyoruz kendimizi ve bunun bir kaçış yolu yok gibi. Çoğunlukla... hatta her zaman yalnız hissediyorum kendimi. Anlıyormuş gibi yapan bir güruhun içerisinde kendimi kaybolmuş hissediyorum. Cebimde sadece yüz lira param var.
- Caddeler ıssız, benim gibi.
- Sokak lambaları pek sönük, yüreğim gibi
İnsanın para metası ile ölçüldüğü şu dönemde kendimi olduğumdan daha fakir ve asosyal hissediyorum. Bunu en son on yedi yaşımda yaşamıştım. Kendisi pek bir dürüst lakin pek laf dinlemeyen bir arkadaşımın yüzüme tokat gibi vurmasıyla öğrenmiştim asosyal olduğumu. Artık onun gibi yüzüme vuracak cesaretli insanlar olmadığından mütevellit artık kendi sessizliklerinden ya da bana bir mana bulamayışlarından ya da bana verilmeyen cevaplardan anlıyorum bunu. Bu durumda ki en önemli nokta ise inceden ve sessizce bunu vuruyor olmaları, lakin ben bunu böğrüme saplanmış bir bıçak misali en acılısından anlıyorum ve hissediyorum.
- Yaşamak güzel bir maharettir.
- Yaşamasını bilene..
- Ölmekte güzel bir marifettir.
- Her şeyi kesinleştirip son anına kadar yapabilene...
Ölüyordu insanlar. Nedeni bilinmeden, anlaşılmadan bir anlıkta gidiyordu insanlar. Beş dakika bile sürmüyordu bu durum. Belki saniyeler, belki saliseler. Ölüyoruz her geçen gün. Hücrelerimiz ölüyor, cildimiz ölüyor. Belki sadece yaşlandığımızı zannediyoruz ama ruhumuz ölüyor azizim, çocukluğumuz ölüyor!
0 yorum:
Yorum Gönder